12 Temmuz 2012 Perşembe

ŞİMDİ SEN NE İSTİYORSUN?

Öyle zamanlar vardır ki; hayatınızla ilgili, çok önemli kritik kararlar vermeniz gerekir. Bu karar öyle bir değişime sebep olmalıdır ki, tıpkı hayatınıza sihirli bir değnek değmişçesine etkilemelidir.

Sonucu hayal etmek bile seni heyecanlandırır kendinden geçirir. Bir hevesle düşünürsün, planlar yapmaya başlarsın. Bununla birlikte, bir süre sonra durum öyle bir hale gelmiş olur ki, çaba sarf edip değişim beklerken sen aslında boşuna debelendiğini veya başka bir deneyim içerisinde görürsün.

İşte o zaman anlarsın gerçek değişimlerin, dilde söylendiği kadar kolay gerçekleşmediğini...

Çünkü kendi özünü gerçekten bilmezsen, neleri değiştirip değiştiremeyeceğini, nelere sahip olman gerektiğini bilemezsin. Yeri geldiğinde başkasının gözünden de bakman gerekir kendine... Önce özüne inmelisin, bilerek, hissederek. Bazen de başka boyutlarda gezerek ama hep isteyerek, hissederek ve inanarak...

Hayat tesadüflerle dolu değildir, hatta tesadüf diye bir şey yoktur hayatta. Karşına çıkan her şey gerçekten istenen, senin istediğin durumlardır, ne kadar reddetsen de. Olması gerektiği zaman, hazır olduğunda, çok isteyip beklenti içine girmekten vazgeçtiğinde, her şey bir anda olur...

İşte bu kadar basit gibi görünen, olur, yaparım, çözerim istemenin sırrında gizli. Çünkü ne istediğin değil nasıl istediğin önemli...

Şimdi sen ne istiyorsun?

Unutma sihirli değnek sende. Kullanma ‘’Kılavuzu’’ sana yol gösterir ve zaman kaybını önler... Sen okumak, anlamak ve artık değişmek iste yeter.

Sevgilerimle,

5 Temmuz 2012 Perşembe

Geç Fark Edilen İlk Beş Pişmanlık...

1- Çok geç kalmadan, kendi hikâyenizi yeniden yazın. Hayatınızın sonlarında duyduğumuz, derin pişmanlıklarımızın başında “kendi hayatını yaşamak yerine bize başkalarının dayattığı hayatları yaşamak” geliyor. 


Yıllar önce Harvard Üniversitesi’nde yapılan bir inceleme üzerine ünlü doktor Herbert Benson şu önerilerde bulunmuştu:


“Orta yaşlarda yaşamınızı değerlendirin. Başladığınız noktayla geldiğiniz noktayı; varmak istediğiniz çizgiyle bulunduğunuz çizgiyi gözden geçirin. Eğer çok farklı yerlere savrulduğunuzu görürseniz, geç kalmadan hikâyenizi yeniden yazın. Eğer bunu yapmazsanız, hikâyenizde başrol yerine, başkalarının yazdığı hikâyelerin figüranı olmaya devam edersiniz.

2- Çalışmak için yaşamak mı? Yaşamak için çalışmak mı?


Araştırmaya katılanların duydukları ikinci pişmanlık da şu olmuş: “Keşke bu kadar çalışmasaydım!”. Çok çalışmak, çalışmayı abartmak, çalışmayı bir hayat düsturu yapıp bu uğurda çocuklarımızı, ailelerimizi, dostlarımızı ihmal etmek.

3- Hayatın keyfini çıkarın duygularınızı bastırmayın.!!!


Hayatının sonuna yaklaşanların duyduğu ciddi pişmanlıklardan biri de, ‘duygularını yeteri kadar dile getirememek’ olmuş. ‘Duyguları bastırmak’ hayatın yeteri kadar keyfini çıkaramamaya neden olabiliyor.

4- Her dost, hayata atılmış derin ve güçlü bir çapadır.


Araştırmaya katılanların yaşadıkları pişmanlıklardan biri de, ‘biten, sona eren dostluklar ve kaybedilen dostlar!’. Dostlukları kurmak zor, bitirmek kolay. Dostlarınızın sayısının artması ise, sosyal bağlarınızın güçlenip, çoğalması anlamına geliyor. Dost çoksa, mutluluk çok. Çok sayıda ve farklı kesimlerden dostları olanlar, farklı duyguları daha çok ve sık yaşamak, farklı tatları, hazları daha çok elde etmek imkanına sahip oluyor. Dost sayısı arttıkça hayata ilişkin korkularınız, yalnızlığa, terk edilmeye ilişkin tereddüt ve endişelerimiz azalmaya başlıyor. Kısacası, ‘her dost, hayata atılmış derin ve güçlü bir çıpa’ fonksiyonu görüyor. Dostları, sevdikleri arkadaşları kaybetmek bir yana çoğaltmak çok önemli.

5- Mutluluğa giden yolu kendiniz bulacaksınız...

Hasta ve yaşlı insanların bir başka pişmanlıkları da ‘Mutlulukları için yeteri kadar çaba göstermemeleri’ olmuş. “Mutluluğa ve huzura giden yolun bir sonu ya da bitiş çizgisi yoktur. Yalnızca başlama noktası vardır. Şu anda bulunduğunuz nokta ise başlamak için en iyi yerdir”.

Sınavlar beklemediğiniz zamanlarda, çalışmadığımız yerlerden gelir...

Tüm yaşamımıza baktığımızda, yaşamın her yerinde ve hatta doğduğumuz andan itibaren sınavlar yaşıyoruz. 

İsteklerimizi gerçekleştirmek için, karşımıza çıkan sınavları vermek zorundayız ve unutmamanız gereken en önemli şey ise, sınav biz istediğiniz için varlar. Kalpten istediğiniz her şeyde sınav karşınıza gelir ve siz o sınavı verene kadar ağırlaşarak devam eder verdiğinizde istekleriniz olur...

Doğmak büyük bir sınav, acıkan karnını üstelik konuşmayı bilmeden doyurabilmek veya kirlenen altının tertemiz yapılmasını üstelik hala konuşamıyorken temizletmeyi başarmak, yürümeyi becerebilmek üstelik içinden gelen bir güdüyle kimse sana kalk yürü demeden büyük sınavlar, sonra sokakta arkadaşlarına kendini kabul ettirmek, biraz büyüğünce okulda hem dersler, hem öğretmenler, hem de arkadaşlarına kendini kabul ettirmeye çalışmak sınav değil mi? 

İlk ilişkine başlayabilmek için yaptıklarımız büyük bir sınav değil mi? Hadi devam edelim bitmedi daha evlenmek, çocuklarınla ilişkilerin, eşin ile ilişkin, büyüdüğünde arkadaşlarınla, ailenle ilişkilerin sınavlarla belirlenmiyor mu? Hadi devam, bir işe girmek ve çalışmak veya çok sevdiğin bir hobini yaparken yaşadıkların hep sınav, hep sınav bakınca hayat sınavlarla var oluyor...

Peki neden sınav var veya daha başka bir soru sınav ne demek? sınav konusundan siz ne anlıyorsunuz?

Sınavlar bize kendimizin eksik olan yönlerimizi tamamlamamız için bize verilen büyük fırsatlardır.

SINAVLAR İSTEDİĞİMİZ İÇİN VARLAR VE O İSTEĞİMİZE LAYIK OLUP OLMADIĞIMIZI BELİRLİYORLAR...

Lütfen düşünün bir çok yorum getirdiğinizi biliyorum. Hadi ben de düşündüğümü paylaşayım sizlerle bence sınavlar yaşamda başarmak istediklerinizi yapmak için, o konunun nerelerine dikkat etmemiz gerektiğini bize gösteren en önemli yardımcılarımız. Bizler gerçi hiç böyle yaklaşmadık ve hep korktuk sınavlardan ve elimizden geldiğince kaçmaya çalıştık.

Her sınav, karmaşık ve bir çok soruyu içinde barındırarak gelir karşımıza üstelik beklemediğimiz zamanlarda bir anda karşımıza çıkarlar. Düşünmenizi ve kendinize sormanızı öneriyorum bu benim başıma neden geldi? bana ne göstermeye çalışıyor? bu soruların cevaplarını doğru belirlediğiniz taktirde sınav o anda biter çünkü öğrenmişsinizdir artık ve yapmanız gerekeni biliyorsunuzdur.

Bir de tekrar eden sınavlar var.!!! Hep aynı konudan karşımıza gelen, gittikçe şiddeti artan sınavlar. Bu sınavlar ise varlığımızın ve gerçekten burada neden var olduğumuzun anlamını bize gösteriyorlar...

Unutmayın Tanrının dikkat çekme yöntemi hep acı ile olmuştur. İnsanlık başka türlü anlamıyor...!!!

Sevgilerimle,

Serdar Ceylan