Anne; Sevgi, İlgi ve Alaka, Şefkat, Affetme ve Yaratacılığı temsil
eder ve öğretirken, Baba
ise; Güç, Güven, Cesaret, Para ve Bilgeliği temsil eder ve
öğretir.
Çocukken
annesinden sevgi, şefkat, ilgi görmeyen ve horlanan bir erkek çocuğu
büyüdüğünde ne yazık ki, kendisine öyle bir eş seçecek veya eşine, çocuklarına
sevgisini vermekte çok zorlanacaktır. Bir kız çocuğuna annesi tarafından aynı
şekilde davranıldığında ise ne yazık ki sevgisini gösteremeyen, kendine eş
bulmakta zorlanan hatta düzgün arkadaşlık ilişkisi kuramayan, çocukları ile
arası iyi olmayan hatta çocuk sahibi olmakta zorlanan bir birey olacaktır.
Çocukken
babasından ilgi, sevgi görmeyen ve horlanan bir erkek çocuğu büyüdüğünde ne
yazık ki, güçsüz, adım atmakta zorlanan, girişimci yanı neredeyse olmayan,
muhtemelen iş yaşantısında çok zorlanan ve para ile ilgili tüm yaşamı boyunca
sıkıntı çeken bir birey olacaktır. Bir kız çocuğuna babası tarafından aynı
şekilde davranıldığında ise ne yazık ki, kendine eş bulmakta zorlanan,
cesaretsiz, bastırılmış, silik, otorite karşısında korkan, cinsel kimliğini
ortaya koyamayan, eşinden korkan, kendisini terk edecek erkekleri hayatına
çeken bir birey olacaktır.
Anne çocuk ilişkisinin tüm yaşam boyu çocuk ve
ilişkileri (kadın-erkek) konusunda en önemli etkileyen olduğunu, annelerin ve
anne adaylarının çok çok iyi öğrenmeleri gerektiğini düşünüyorum.
Aileler için çok dikkat edilmesi gereken bir diğer
nokta ise çocuk üzerinde oluşturacakları Çekirdek İnançlardır.
Her Anne ve Babanın çok iyi bilmesi gereken şeylerin başında ise; yapılan her
uyarının ne anlama geleceği, söylenen sözlerin yapılan uyarıların bilinç
altında nasıl anlaşılacağını öğrenmeleri gerekliliğidir.
Çekirdek İnanç: Çekirdek inanç kalıpları
özellikle 0 – 7 yaş aralığında (% 80) bizi etkileyen olayların ardından
çıkardığımız, belki sadece o an için geçerli olan veya o an bile hiç ilgisi
olmayan, özellikle aile bireyleri (anne – baba – büyükanneler ve büyükbabalar)
tarafından bilinç altımıza yüklenen kalıplar ve/veya bireysel sonuçlardır. Biz
farkında olmadan bilinç altımıza yerleşir ve davranışlarımıza yön vermeye
başlarlar. Artık bizi yönetecek kadar güçlenen bu olumsuz, negatif inançlara
çekirdek inanç diyoruz.
En sık kullanılan kelimelerin bazıları; Yapamazsın,
Sen Küçüksün, Sen Büyüksün, Anlamazsın, Güçlü Olmalısın, Huysuzsun, Yaramazsın,
Dokunma Bozulur, Ekmek Aslanın Ağzında, Okumazsan Adam Olamazsın, ve daha
binlercesi..
Anne baba çocuk
ilişkilerini, içinde yaşanan toplumun etkisi ve bu toplumun örf annane ve
bulundukları coğrafya ciddi şekilde belirleyicidir. Türkiye de genelde
otoriter,kısıtlayıcı,aşırı koruyucu ve kontrol edici yapının öne çıktığı
görülmektedir. Çocukların saygılı, baş eğici, pasif, uysal kişilik yapısıyla biçimlendiği
kurallarla uygun davranışlar ödüllendirilirken, aktif, sorgulayıcı, atılgan
davranışların cezalandırıldığı görülmektedir. Başka bir deyişle toplumuzda
çoğunlukla pasif ve söz dinleyen çocuklar anne-babayla olumlu ilişkiler içine
girmekte,kendi görüşlerini ifade edebilen aktif ve girişken çocuklar ise
çatışma kaynağı olmaktadır.
Bu zamanla öylesi
bir hale dönüşür ki çocuk-aile ilişkisi kazanma kaybetme gibi bir güç
gösterisine dönüşür.Böylece bazen ebeveynler baskın çıkarak çocuk kaybeder yada
çocuk baskın çıkarak anne babasına kaybettirir. Her iki durumda da son derece
sağlıksız sonuçlar oluşur. En güzel ve sağlıklı çözüm, içinde kaybeden tarafın
olmadığı bir yöntem bulmaktır.
İhtiyaçlar
karşılıklı dile getirilmeli ve sorun iki tarafın kabul edebileceği şekilde
çözümlenmelidir. Burada önemli olan tarafların kendi ihtiyaç ve haklarını
gözetmesi kadar, karşındakinin ihtiyaç ve haklarına da saygı göstermesidir.
Yeni bir uzlaşı noktasında birleşebilmektir.
Anne babalar çocuk
eğitirken genelde üç grupta toplanabilecek davranışlar sergilerler.
Bunlardan ilki "Denetleyici
Yaklaşım"dır .Burada anne-baba davranışlarının ortak yönü çocuğun tutum ve
davranışını değiştirme yaklaşımıdır.Bunu yaparken de tehdit ve şiddet
kullandıkları gibi sevgiyi esirgeme,küsme ya da aşağılama gibi tepkiler
gösterirler. Bu aşamada çocuk,hangi davranışın hangi tepkiyi alacağı konusunda
bir fikre sahip değildir.Çocuk korku temelinde büyüdüğü için korkutulmuş
sindirilmiş yada isyankar bir birey olur. Bazen her ikisi bir arada
bulunabilir.
Diğer bir yaklaşım
tarzı "Destekleyici Yaklaşım"dır. Burada çocuğa yakın ilgi gösterilir (hatta
sözle ve ya dokunarak belirtilir), onunla ortak faaliyetlerde bulunulur ve en
önemlisi çocuğun benliği onaylanır. Böylece çocukta sağlıklı bir psiko sosyal
gelişim yaşanır ve ebeveynlerin beklentilerine daha olumlu cevap verir. Çünkü
çocuk ailesi tarafından olduğu gibi kabullenip,sevilmiş ve desteklenmiştir.
Üçüncü yaklaşım ise "Pasif
Yaklaşım"dır ki burada aile çocuğun etkinlikleri karşısında son derece
ilgisiz ve kayıtsızdır. Böylesi ailede yetişen çocukların öğretmen ve
arkadaşlarına karşı olumsuz davranışlar sergiledikleri ve eşyalara zarar
verdiği gözlemlenmiştir. Ailelerin aklında bulundurması gereken en önemli
unsur, çocuk bireysel özellikleri ve kapasitesine göre beklenti düzeyi
geliştirmektedir.
Çocuk eğitiminde
aile öyle bir yerde durmalıdır ki çocuk her an anne -babanın yanında olduğunu
bilerek destek bulsun, hem de onları hiç görmeyerek özgür hissetsin.
Sevgiyle Kalın.