çalıştığımız bir çok olumsuz duygu saklıdır ve bizler sürekli bu duyguları kontrol etmeye ve bastırmaya çabalarız.
Bu duygular ne yazık ki kontrolümüzü yitirdiğimiz anlarda ortaya çıkarlar. Başkalarını suçladığımız her an, aslında kendi içimizde yer alan bir olumsuz ...duygunun varlığını açıkça ortaya koymuş oluruz. Ağırlıklı olarak kıskançlık, aşağılık kompleksleri, değersizlik, fiziksel ve ruhsal olarak yetersiz olmaktan korkma ve güvende olmama ve başarısız olama korkusu bu durumu ortaya çıkartan ana semptomlardır.
Bu duyguların neredeyse tamamına yakın kısmı çocukluğumuzda bir şekilde içimize aldığımız, sırf güvende olmak amacıyla o zamanki eksikliklerden, yetersizliklerden ve sevgisizlikten doğan ve bizlerin sırf bu durum anlaşılmasın diye maske olarak çok sevilen, yeterli, her şeyi başaran çok başarılı ve her şeye sahip bireyler gibi kendimizi göstermeye çalışmamız için (aslında zarar görmekten korktuğumuz ve hayata güvenmediğimiz için) oluşturduğumuz maskelerimizdir.
Bu maskelerin her hangi bir nedenle yıkılmaya başlaması başlangıçta insanoğlunu korkutur. Ruhsal anlamda veya kişiliklerimizin içinde yer alan uzun süredir taşıdığımız ve kendimizi bile öyle olduğumuza derinden inandığımız her şey yerinden oynamaya başlayınca saldırganlaşır ve başkalarını suçlamaya başlarız.
Evet o kadar kolay ki suçlamak, hatayı kendi içinde görmemek toplumumuzun çoğu da zaten hep kolay olana kaçmıyor mu? Evet değişim tam zamanlı bir uğraş ve yaşam felsefesidir. Kimse size kolay olacağını asla söylemiyor ve söylememeli de bu iş içsel bir çok zorluğu içerisinde barındırıyor ve acı evet acı var.
Neden acı var biliyor musunuz? çünkü alışkanlıklarımız bedenimizi terk ederken yapıştıkları yerlerden çıkartılırken yapıştıkları yerleri yırtarak parçalayarak çıkarlar. Bu da insanoğluna şunu göstermeli ''istemelisiniz, değişimi gerçekten istemelisiniz ancak çok önemli bir şey daha var önemli bir etken bu değişime hazır da olmalısınız.
İnsanoğlu kendini muhteşem ve mükemmel görmeye ve göstermeye çok istekli olduğu sürece kendi eksikliklerini ve yetersizliklerini önce kabul etmediği sürece değişimin gerçekleşmesi ve kişinin hayatının sürekli olarak değişime ve yeniliklere açılabilmesi pek de mümkün olamıyor.
Bıraktığınız ve suçladığınız her şey sizi geliştiren şeylere kendinizi kapattığınız anlardır. Yaratıcı hepimize irade gücünü verdi. Özgürce seçim yapma hakkını da bunların içerisinde vazgeçmek de var. Ancak insanoğlu çok iyi düşünmeli isyan ederek ve suçlayarak nereye vardım. Neden hep ben kurban oluyorum. Neden acaba, hep mi başkaları suçlu?
Her vazgeçiş yeni bir başlangıçtır. Önemli olan insanoğlunun kendi içindeki tanrısallığını keşfetmesi. Bu da oturduğun yerden başkalarını suçlayarak ve hep ben zavallıyım diyerek olmuyor ne yazık ki.!!!
Sevgiyle kalın,
Serdar Ceylan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder