2 Ocak 2012 Pazartesi

Mesajları Zamanında Alın...!!!

Bir zamanlar yurt dışında bir yerde bir çocuk varmış. Bir gün rüyasına Tanrı girmiş ve konuşmuşlar Tanrı çocuğa onun yoluna girmesini ve mesajlarını iyi duymasını ona yol göstereceğini ve bu işin çok önemli bir görev olduğunu söylemiş.
Zaman geçmiş ve çocuk büyümüş hiç unutamadığı o rüyanın etkisiyle gençliğe adım attığı yıllarda kiliseye katılmış ve rahip olmuş. Önce küçücük bir kasabaya atanmış ve orada kaldığı sürede çok ama çok başarılı olmuş tüm yaşayan halkın içindeki tüm güzel duyguları tekrar yerine koymuş kiliseyi toparlamış yeniden yaptırmış çevre köylerin yaşayanları her pazar günü papazın köyüne ve kilisesine gelir olmuş. 

Daha sonra papazı alıp bir kasaba'ya tayin etmişler 3 sene içinde aynı başarı aynı haz, artan cemaat kasaba kilisesi de dolar taşar olmuş ve bu sefer de bir şehrin kilisesine tayin edilmiş 5 yıl içinde şehir her pazar o kiliseye dolar olmuş. Bu arada bizim papaz da terfi ediyor ve yükseliyormuş. Tanrı ile arada sırada senede belki 4 veya 5 defa rüyalarında konuşur ve Tanrı tarafından desteklenmeye devam edilirmiş.

Yıllar yılları kovalamış sonunda papaz efendi gelmiş 45, 50 yaşına tüm ülke hatta tüm Dünya tanır olmuş her yerden davetler, ricalar papaz efendi her yere gider ve vaaz verir olmuş.

Yine böyle bir davette nefis doğa manzarası olan bir vadinin tam altında olan bir köyde, pazar sabahı tam vaaza hazırlanırken radyodan bir anons gelmiş. 10 km. uzaktaki dünyanın en büyük barajı yıkıldı ve yaklaşık 10 km. etrafındaki her yer sular altında kalacak kaçın diye. Bir anda köy ayaklanmış herkes arabalarına atlamış başlamışlar tam ters yönde kaçmaya papaz efendiye de gelmişler hadi sizde bizimle gelin diye ama papaz efendi direnmiş ben tanrı yolundayım bana bir şey olmaz o beni koruyor siz gidin ben gelenleri ve kalanları, kurtarılana kadar rahatlatmak zorundayım demiş ve köyde kalmış. 

Hakikaten bir saat sonra sular yavaş yavaş yükselmeye başlamış tüm kalanlar ve arabalara sığamayanlar papazın verdiği güçle kiliseye sığınmışlar. Sular önce ayak seviyesine sonra dizlere ve tam bele kadar yükseldiğinde hemen kilisenin 2. katına çıkarak biraz olsun soluk almışlar bu arada sular yükselmeye devam ediyormuş 20 dakika sonra 2. kata da ulaşmış o sırada bir kişi ileriden gelen kayıkları göstermiş 12 tane büyük kayık çok sevinmişler kayıklar gelmiş ve herkesi almışlar hatta papaz efendiye de yer kalmış ve demişler ki sende gel bizim papaz yok demiş hala gelenler olacak ben onları bekleyeceğim nasıl olsa yüce Tanrım beni korur. 

Israr etmişler ama nafile papaz kalmış sular yükselirken bir çok kişi bir önceki köyün kaçamayanları ağaçlara tutunmuş şekilde kiliseye doğru yanaşmışlar papaz damda herkesi almış rahatlatmış kurtulacaklarını söylemiş biraz sonra bir küçük tekne 20 metre kadar uzaktan hızla yaklaşmış ve herkesi kurtarmış papaz efendiye de sende gel demiş ama yok gelenler olur benim kalmam lazım demiş bizim papaz. Tekne de gitmiş hakikaten 5 kişi ileriden yüzerek kiliseye doğru yaklaşmışlar ve papaz onları da tam dama aldığında ileriden bir helikopter hızla yaklaşmış ve herkesi kurtarmış ve helikopterden bağırmışlar papaz efendi sende gel ama nafile papaz efendi yine kalmış...

Sular yükselmiş, yükselmiş, yükselmiş ve papaz efendi boğularak ölmüş. Öte alemde melekler kendisini karşılamışlar buyur etmişler ve büyük saygı göstermişler ama bizim papaz kızgınlıktan kıpkırmızı nasıl olur diyor başka bir şey diyemiyor. Nasıl olur da beni kurtarmaz ben tüm yaşantımı onun yoluna adadım o ise benim canımı aldı, ve tutturmuş beni huzura çıkarın. Almışlar huzura papaz hala kızgın karşısında gülümseyen muhteşem yüzüyle yüce Tanrı. Hoş geldin diyerek karşılamış papazı ve sormuş nasılsın? Papaz başlamış bağırmaya çağırmaya nasıl olur, neden, vakitsiz oldu daha yapacaklarım vardı hani ben senin için özel bir kul'dum ve daha bir çok şey.

Tanrı önce durmuş sonra gülümseyen bir ses tonuyla, sana radyodan mesaj gönderdim anlamadın, arkadan arabalarıyla gidenleri gönderdim binmedin, kayıklar geldi anlamadın, tekne gönderdim istemedin ve en son helikopter gönderdim onu da reddettin!! ben daha ne yapayım demiş...

Kıssadan hisse nedir dersek ve özetlersek, başka bir bakış açısıyla; Fark edemediğimiz için çevremizde yavaş yavaş kabuklar oluşur ama çok yavaş bu arada Tanrı bize mesaj gönderir ama fark etmeyiz, sonra kabuklar yavaş yavaş sertleşmeye başlar ve bizi sıkmaya bunaltmaya yine Tanrı mesaj gönderir biz yine anlamaz ve değişimden korktuğumuz için egomuzun da baskısıyla yerimizde kalırız. 

Kabuklar daha da kalınlaşır ve artık çok sıkmaya başlarlar nefes alınamayacak hale gelirler. Artık tek çare kalmıştır, o da içinden çıkmak evet ama o kadar sıkıdır ki ve can yakacaktır ki biliriz yine korkarız ve bu kadar süre içinde Tanrı defalarca bizi uyarmıştır ve biz görmemişizdir veya görmek istememişizdir. Sonra kimimiz başarır kimimiz ölür gider başaramaz...

Sonra diyoruz ki, Tanrım neden ben, Tanrı ne yapsın ki biz fark edememişsek... 



2 yorum:

  1. Güzel bir hikayedir, daha önce duymuş olmama rağmen yeniden okudum. Ve sonuç kısmı da cidden iyi bağlanmış. Herkesin mesajları alabildiği bir yıl dileyelim o halde.

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim. Hepimiz için iyi bir yıl olmasını kabul ediyorum...

    YanıtlaSil